Kimdir bu ŞeBHîZ

Fotoğrafım
Hasret olduğu manaya hayatını hasretme gayretinde olup, Kur'an mektebine girme amacında bir talib'im... "Talip olunan değer ne kadar büyükse, tabi tutulan imtihanlarda o kadar büyük olur" hakikatini aklından çıkarmaması gereken bir talib...

27 Ekim 2011 Perşembe

"Yemin Olsun O On Geceye ki..."




Efendimiz, bu günleri gündüzünü oruçla, gecesini ibadetle ihya etmiştir. Zilhiccenin ilk on günü miladi takvimle 27 Ekim gecesi başlıyor 5 Kasım'a kadar. Bu günleri neden ihya etmiyoruz?

Samimi bir kul olarak Rabbimizin rızasını aramak hiçbir şeye değiştirilemeyecek bir nimettir. Manevî makamlar, keramet, iç okuma ve bu şekilde insanlara müessir olma.. bunların hiçbiri bizim ardına düştüğümüz hedefler olamaz. Rabbimizin lütfu olarak bu türden bir nimete mazhar olursak, onu da derin bir şükür mülahazasıyla karşılar; meseleyi yine her nimetin asıl Sahibine bağlar ve ayağımızı kaydırmaması için yine O'nun engin rahmetine sığınırız.

İnsan her zaman bu çizgisini koruyamayabilir; fakat temelde böyle bir duyguya bağlı olursa asla kaybetmez. Evet, bazen hata edebiliriz. Ancak esas olan hata etmemek değil, bağlandığımız kapıya sıkıca yapışmak ve oradan ayrılmamaktır. Zaten Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) de "Her insan hata edebilir. Hata işleyenlerin en hayırlısı tevbe edenlerdir." buyurmuyor mu? Cenâb-ı Allah günah işleyenleri kapısından kovmamış; tevbe etmeleri için onlara fırsatlar vermiştir. Bir anlık sürçmesine rağmen tekrar doğrulup kulluk yoluna yönelenler rahmet kapısının kendilerine daima açık olduğunu görmüşlerdir. Yaptıkları samimi tevbeler ve salih ameller sayesinde kulluklarında derinleşmişler ve gösterdikleri üstün kulluk performansıyla Rablerine yakınlaşmışlardır.

KUTLU 10 GECE BİZİ BEKLİYOR


Bahsini ettiğimiz bu kulluk performansını yakalama ve yaşama adına Rabbimiz bize sene içinde rahmet denizinin coştuğu bir fırsatlar zinciri lutfediyor. Geçtiğimiz günlerde bu fırsatların Recep, Şaban, Ramazan, Regaib, Miraç, Berat, Kadir zincirlerini yaşadık. Şayet bu günleri iyi değerlendiremedik veya o kutlu zaman dilimlerine doyamadık diyorsanız üzülmeyin Cenab-ı Hak önümüze yeni bir fırsat daha lutfediyor: Arabi aylardan Zilhicce ayının ilk 10 günü.

Kur'an-ı Kerim'de Fecr Suresi'nde, "O on geceye yemin olsun ki..." (Fecr, 89/2) ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin kıymeti maalesef pek bilinmiyor. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan'ın son on günü veya Muharrem'in onuncu gününe (aşure gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün zilhicce ayının ilk on günü olduğudur. Bizim miladi takvimimize göre bu on gün 22-31 Aralık tarihleri arasında yaşanacak.

Kamerî ayların 12'ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm'ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu mübarek ayın yukarıda da ifade ettiğimiz 1'inden 10'una kadar olan zaman dilimi "leyâli-i aşere" yani 10 mübarek gecedir. 10. gün Kurban Bayramı'nın ilk günü oluyor. Bu günlerin ne kadar bereketli olduğunu Sevgili Peygamberimiz şu ifadelerle anlatıyor: "Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce'nin ilk on gününde yapılan işten daha faziletli ve yüce, Allah'a daha sevgili olsun..." (Tirmizi, Savm, 52; Darimi, Savm, 52)

HADİSLERLE 10 GECE NASIL ANLATILIYOR?

Bunun dışındaki aşağıdaki hadisler de bu günlerin kıymetini anlamamız adına dikkat çekici:

"Zilhiccenin ilk günlerinde tutulan oruç, bir yıl oruç tutmaya, bir gecesini ihya etmek de Kadir gecesini ihya etmeye bedeldir."
(Tirmizi, Savm, 52; İbn Mace, Sıyam, 39)

"Zilhiccenin ilk on gecesinde yapılan amel için, 700 misli sevap verilir."


"Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutana, her günü için bir yıllık oruç sevabı verilir."
(Tirmizi, Savm, 52)

"Allah indinde zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!"
(Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257) Tesbih, Sübhanallah; Tahmid, Elhamdülillah; Tehlil, Lâ ilâhe illallah; Tekbir ise Allahu ekber demektir.

Ayet ve hadislerle övgülere mazhar olan bu ikram günlerini, günahların boğucu ikliminden fecre uyanmak, gönül dünyamızı çepeçevre saran karanlık bulutları fecir ışıklarıyla aydınlatmak için bir fırsat bilip değerlendirmeliyiz.

22 Ekim 2011 Cumartesi

BİR YALNIZLIĞIM VAR BENİM...




BİR YALNIZLIĞIM VAR BENİM...

Bir yalnızlığım var benim
Dudaklarımla örtemediğim
Kan kan ellerimde titrediğim
Her tekerrürde
Harf harf vurulup
Yüzü koyun ayaklarına serildiğim...

Bir yalnızlığım var benim
Hüznün tâvafında
İki cihan arâfında
Tenha özlemler çalan
Çıplak şarkılar nakaratında
Yedi düvele salık
Hercai ağlayan
Taş yağmurlar baharında...

Bir yalnızlığım var benim
Kanıma ferman
Kurulmuş dâra hükümrân
Vur deyince
Vurmaya amâde
Hükmü haram bir kedere ölesiye râm.
Yani buyurgan
Yani her karanlığımda ruhumun kuytularına sızıp
Yastık altı hülyalara mevzilenmiş
Gün görmez muştuya sapan
Gönle katran
Tel örgüler tadında
Acıya baldıran...

Bir yalnızlığım var benim
Leyla'ya Cinnet
Şirin'e Hicret
Zîn'e Mem
Asl/olana Keramet...
Öyle ki;
Diğerkâm Aşk'a davet
Bir nazara minnet
Arz-ı endama servet
Işığa nur
Karanlığa hidâyet..

Bir yalnızlığım var benim
Boynu bükük papatya falı:
"Ölüyor...Ölmüyor..."
Bağrı deşik Kudüs misâli
Yanıyor...Sönmüyor!...
Kırgınlığımın çarpıntısı
Susuzluğum...
Deniz divânesi yakamoz kırığı
Vurulduğum...
Sözümü aşan nehir
Ç/ağlıyor...Susmuyor...

Bir yalnızlığım var benim
Hurda ömür tezgahında
Yamalı hislere eğreti tamirat
Yenilenemeyen pörsümüş sevdalara
Unutulmuş hatırat.
Âdem'den doğma
Nebî'den yara
Ve sülb-ü ahirden taşma
Çiy tanesi orucunda
Ha düştü,ha düşecek...
Toprağa hemrâh
Hasrete debbağ
Vuslata derin bir "ah"
Ha dirildi,ha dirilecek...

Bir yalnızlığım var benim
Satır aralarına sığdırılamayan
Fersah fersah sineye ırak noktasız bir bilm/ece/nin
Sağır ünlemlerle sallandırılırken gövdesinden her gece
Rüzgar rüzgar sesine titrediğim
Ve tel tel zerrelerinde eridiğim...
Dem diye diye
Demlenemediğim
Binlerce "Yetmedi..." inleyişlerinde
Bir kez olsun
Ardı sıra yetişemediğim...

Sezgin Karadağ

16 Ekim 2011 Pazar

Düştüm Yine Karamsarlığımın avucuna...



''alem buğday ben saman.
herkes yahşi men yaban.''

düştüm yine karamsarlığımın avucuna...
ne gönle söz gecirmek, ne de zihni bir kararda durdurmak imkansız.
iki kocaman dağ, kavuşur mu birbirine acaba,
kıyametleri yaşıyorum an/sız.

Ve mutluluk bir kibrit çöpü.
Artık ne kadar yanarsa…*

Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim...**

*Edip cansever 
**Necip Fazıl 


15 Ekim 2011 Cumartesi

O'ndan razı mıyım!?

 

Hep O'na baktın, hiç O'ndan baktın mı?
Hep O'nu bildin, hiç O'ndan bildin mi?

Ey nefsim,

O'nun senden razı olmasını istedin, rızasını tahsil yolları aradın; ama hiç kendine "ben O'ndan razı mıyım?" sorusunu sordun mu?

 

Fatih Okumuş

10 Ekim 2011 Pazartesi

Neyimiz Eksik



Hiç sebepsiz beraberliğine seçtiği biz,

hamdetmek için Allah c.c.'dan
başka ne isteriz ki?

hiç yoktan bizi "şahdamarından daha yakın"lığına


layık görmüşse Allah c.c.,ü


biz şimdi neyimizi eksik biliriz ki?